Amerika Birleşik Devletlerinde Silahlanma Hakkı Yasaklanıyor mu?


Bazı basın mensuplarımızı dönem dönem ABD’deki silah konulu yasal düzenlemeleri ve yasama çalışmalarını büyük bir hevesle ülkemizde pazarlarken görürüz. “Başkan Biden komple silahları yasaklıyor” “ABD’de silahlar yasaklanıyor” gibi çarpıcı ifadelerle haber yapan basın mensuplarımızın gerçekleri saptırdığını ve dahası kendi ideolojileri çerçevesinde Türk milletini etkilemeye çalıştıklarını söyleyebiliriz. Kamuoyunu yönlendiren bu çalışmaların neticesinde ülkemizdeki algı; ABD Başkanı Joe Biden’ın silah karşıtı bir başkan olarak tanınmasını sağladı. Peki Biden gerçekten silahlanma hakkına karşı olan bir başkan mı?

Cevap: Hayır; ABD Başkanı Joe Biden silah karşıtı değil. Üstelik silahlanma hakkına karşı olmak bir yana kendisini silahlanma hakkı taraftarı olarak görüyor. Hem seçim kampanyası süresince hem de Başkanlığı boyunca her fırsatta ABD anayasasının silahlanma hakkıyla ilgili maddesine atıfta bulunarak kendisini Amerikan silah kültürünün bir parçası olarak gösteriyordu.

ABD Anayasası ek 2’nci madde: “Düzenli bir milis gücü, hür bir devletin güvenliği için zorunlu olduğundan, halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı ihlal edilmeyecektir.”

Silahlanma hakkını etkileyen bazı kısıtlamalara imza atan Biden, bu videoda; “Evinde 4 tüfeği olduğunu” ve güvenli bir muhitte yaşadığı için bunları el altında değil silah dolabında tuttuğunu ifade ediyor. Yine Biden her fırsatta silah karşıtı olmadığının da altını çizen bir başkan. Tabi Biden, başkan seçildiği andan itibaren ailesiyle birlikte ölene kadar sürecek şekilde gizli servis teşkilatı tarafından oldukça yakın ve kapsamlı bir biçimde korunmaya başladığı için artık elinin altında silah bulundurmaya ihtiyaç duymuyor olabilir. (Vatandaşların tamamına yakını böyle bir korunma imkanına sahip değil ve bu nedenle silahlanma hakkı, makul ve mantıklı bir talep olarak görülmelidir.)


Acaba Biden, “Ben silah karşıtı değilim” derken basın mensuplarımız neden “İmzalar atıldı; Başkan Biden silahları yasaklıyor…” gibi haberleri milletimize sunuyorlar? Elbette peşinde oldukları şey milletimizin haber alma hakkı değil. Doğrudan Türk milletini yönlendirmek istiyorlar. Habercilerimiz bu operasyonu Demokrat Obama’nın başkanlık döneminde de yaptılar; Türk milletini silahsızlandırmak isteyen basın mensuplarımız Obama’yı silah karşıtı gibi göstermekte çok başarılıydı. Oysa Obama, 4 tüfek sahibi Biden’dan bile daha fazla silah kültürünün içindeydi.

Basın mensuplarımız, kamuoyunu silah karşıtı bir noktaya taşıyabilmek için psikolojik harbin geleneksel ajitasyon numaralarına da sıklıkla başvurdu. En çok kullandıkları yöntem, sosyal ve psikolojik sorunlar yaşayan kişilerin meydana getirdiği okul saldırılarından faydalanmaktı. (Bkz: "ABD’deki eli kanlı katillerin toplu katliam saldırılarının %94’ü, silah bulundurmanın yasak olduğu kurumlarda, kampüs ve yerleşkelerde meydana geliyor.

Türk milletini silah karşıtı ve edilgen bir toplum haline getirmek isteyen basın mensupları, bir şekilde etkili de oldular ve özellikle siyasetçilerimizin üzerinde bir etki kurmayı başardılar. Bu gruptaki gazetecilerin birçoğunun silah sahibi olduğunu da not etmemiz uygun olacaktır… Ülkemizdeki bazı siyasetçilerin, silahı bir utanç nesnesi olarak görmesinin yegâne sebebi de bu basın mensuplarıdır. Silah sahibi olduğu bilinen hatta silah konulu muhabbetlerde gözlerinin içi parlayan siyasetçilerimiz bile bu küçük gurubun tepkisini çekmekten korkmaktadır. Milletin silahlanmasına karşı olan basın mensuplarının sayısı az olsa da sanal bir şekilde yarattıkları baskı, siyasetçilerin hür iradelerine ve silah sevgilerine ket vurmalarına yetti. Siyasetçilerimizin silah konusunda kamuoyu önünde ürkek bir kediye dönüşmelerinin sebebi budur. Birçoğu silahları seven ve hatta silah sahibi de olan siyasetçilerin kamuoyuna farklı bir portre çizme çabalarını üzücü buluyorum. Küçük bir grup karşısında korkan ve geri çekilen bir siyasetçinin ülkemize bir faydası olur mu emin değilim ama millet bu duruşu değerlendirmelidir. Bkz: "Kamuya açık kaynaklarda, Türk Milletinin silahlanma ve savunma hakkının engellenmesi yönünde görüş beyan eden siyasetçiler" Günümüz iletişim imkanları, seçmenlere siyasetçilerin samimiyetlerini sorgulamak için birçok fırsatı da beraberinde getiriyor. Olduğu gibi görünmeyen ya da göründüğü gibi olmayan siyasetçilerin siyasi kariyerleri de bu samimiyet testinden elbette etkileniyor.

Her ikisi de demokrat partili olan ve silahlanma hakkına dair bir çerçeve oluşturmak isteyen ABD başkanlarının ikisinin de silahlara yakın olduğunu ve silah kültürü açısından muhtemelen birçok vatandaşımızdan ve siyasetçimizden ileride olduğunu gördük. O halde ülkemizdeki silah karşıtı küçük bir azınlığın yer yer çeşitli fonlarla da desteklenen azgın seslerini doğru okumalıyız ve bu azınlığın oluşturduğu “ABD’deki silah karşıtı hareket çok büyük ve çok haklı” illüzyonunu dikkatli değerlendirmeliyiz. Ülkemizde silahlanma ve savunma hakkı karşıtlığı çok taraftarı olan bir tutum değildir. Bununla birlikte silah karşıtlığı, ahlaki ve erdemli bir tutum da değildir. Silah karşıtı odaklar, Türk milletinin ve dahası her medeni toplumun değer ve özgürlüklerini de görmezden gelmektedir. “ABD’de silah karşıtlığı yükselişte” gibi alt metinlerle silaha karşı olmanın çağdaş ve erdemli bir tutum olduğunu ima edenler, ABD’deki silah karşıtlığının, tarihin en düşük seviyelerinde olduğunun farkında olmayabilir. Veya farkındaysa bile bunun üstünü örtmek isteyebilir.

Gallup adlı araştırma şirketinin 1959’dan itibaren kamuoyunun nabzını tutan araştırmasına göre 28 Temmuz 1959’da ABD halkının %60’ı resmi görevliler haricinde silahlanma hakkının yasaklanmasına olumlu bakıyorken 2021 yılında bu oran %19’a düşmüş durumdadır.

Hali hazırda ABD’de konuşulan şey, silahlanma hakkının yasaklanması değil, yasal çerçevede ve demokratik usullerde tartışılarak regüle edilip edilmemesidir. ABD Anayasasının ek 2’nci maddesi, bir görüşe göre silahlanma hakkının çerçevelenmesine bile müsaade etmemektedir. Nitekim anayasaya bağlı olan yüksek mahkeme, doğal olarak silahlanma hakkını daraltmak isteyen eyalet meclislerinin kararlarını her fırsatta iptal etmektedir. Tabi ülkemizdeki basın mensupları, ABD’lilerin silahlanma hakkını koruyan yüksek mahkeme kararlarını haberleştirmezler.

ÖZET:

Bu değerlendirmede, “ABD kötü yoldan dönüyor, nihayet demokrat başkanlar sayesinde Amerika’da silahlar yasaklanıyor.” gibi algılar yaymaya çalışan gazetecilerimizi veya diğer bir deyişle etki ajanlarını ele aldık ve yaymaya çalıştıkları algının doğru olmadığını gösterdik. Umuyoruz ki bundan sonra Türk milletini silahsızlandırmak isteyen gazetecileri ve basını sorgulayıcı bir gözle değerlendirenlerin sayısı artacaktır.