Haber değerlendirmesi – (Cumhuriyet 07.06.2022)
Yayın zamanı 07 Haziran 2022 Salı, 04:00 olan “Cumhurbaşkanlığı seçimine bir yıl kala bireysel silahlanmadaki artış dikkat çekti:” başlıklı haberin değerlendirmesi.
Giriş
Öncelikle BSSAH inisiyatifi
olarak, bireysel silahlanma ve savunma hakkını siyaset üstü bir konu olarak
değerlendirdiğimizi hatırlatmak isteriz.
Bahse konu haber yazısının,
siyasi bir amaçla yazılmış olduğunu gösteren birçok sinyale rağmen yazıyı değerlendirmenin
ve okuyucularımızı bilgilendirmenin doğru olacağını düşünüyoruz. Aşağıda,
bireysel silahlanma hakkının erozyona uğratılması ve okuyucunun gözünde
şeytanlaştırılması için hangi siyasi ajandanın ve ideolojik perspektifin bir
güç çarpanı olarak kullanılmaya çalışıldığını da göstermiş olacağız. Her zaman
olduğu gibi, bu eleştirilerimizi siyasi bir gözlük takmadan ve yalnızca Türk
milletinin çıkarlarını gözeterek yapacağız. Haber yazısındaki hataları ve yazının
geneline dair değerlendirmelerimizi olabildiğince açıklayıcı bir dil ile
aktarabilmeyi ümit ediyoruz.
BAŞLIĞIN ÖNEMİ
Habercilik dünyasında haber bir
mektup ise başlık da zarfa karşılık gelir. Basın yayın camiasının üzerinde kafa
yorduğu en önemli şey de zarftır. Hırslı muhabirler ve click bait(tık kazanma)
editörleri çoğunlukla “mektubun içeriğinde ne kadar absürt şeyler yazmış
olursanız olun, zarfınız albeniliyse bu iş tamamdır” tarzıyla habercilik
yaparlar. Bu yöntem günümüzün bir gerçeği olduğu için yargılamanın bir anlamı
yok ancak normal bir ülkede ve ciddi basın yayın kuruluşlarının haber
başlıklarıyla içerik arasında daima samimi ve şeffaf bir ilişki vardır. Merak uyandırsa
veya gizem yaratsa da bir başlıktan yazının kokusu alınmalı dahası başlıktaki
çarpıcı ifadeler kanıtlarıyla ortaya konmalıdır.
Gelelim değerlendireceğimiz
haberin başlığına; “Cumhurbaşkanlığı seçimine bir yıl kala bireysel
silahlanmadaki artış dikkat çekti:”
Yakın geçmişte yaşanan seçim
gecesi destekledikleri siyasi partinin galibiyetini havaya ateş ederek kutlayan
ve genel güvenliği ve huzuru bozan magandaların görüntüleri hala aklımızda. Bu
kesinlikle kabul edilebilir bir davranış değildir. BSSAH olarak havaya ateş
edenleri her fırsatta kınamaktayız. Bu konuda hazırlamış olduğumuz ve havaya
ateş edenlere hapis cezası getiren kanun teklifimizi kamuoyunun bilgisine
sunmuştuk.
Haberin yazarı muhtemelen okuyucu
kitlesinin nabzına göre şeker vermek istiyor olsa gerek ki gelecek seçimlere
dair siyaseten duyarlı bir dönemden geçen toplumumuzdaki fay hatlarını biraz
daha uyarmak yoluyla ilgi çekmek istediğini açıkça ortaya koyuyor. Her haberci
ilgi çekmek ve yazısının bir ses getirmesini ister bu doğaldır ama siyasi bir bulut
yaratarak afaki bir haber inşa etmek esasen pek de habercilik değildir. Zira
bir haberci, ortaya koyduğu haberinde bilinmezlerle dolu bir bulut değil,
kusursuz bir mantık örgüsü bulunmalıdır. Neden – Sonuç ilişkisi kurulamayan ve
doğrudan toplumdaki bazı kesimleri uyarmayı ve siyasi bir refleksi uyandırmayı
amaçlayan yazıları haber olarak görmek, gerçek habercilere de saygısızlık
olacaktır.
Yazı, daha ilk paragrafında 2018 yılından bu yana silah
ruhsatı alanların sayısının yüzde 100’den fazla arttığını işaret ederek.
“Kontrolsüz silahlanma güvenlik sorunudur” diyen bir emekli Tuğgeneralin “Gergin
geçme potansiyeli olan seçimde uyanık ve tedbirli olmalıyız. İktidar
silahlanmayı önlemeli” ifadeleriyle okuyucuda merak uyandırarak, dahası
siyaseten bir yönlendirme ile başlıyor.
Cevaplarımız:
Bireysel silahlanmadaki artış,
son birkaç yıla indirgenebilecek bir sözde anomali değildir. BSSAH olarak
faaliyetlerimize başladığımız 2009 yılından itibaren ülkemizde ruhsatlı
silahlanma her yıl artış kaydederek günümüze kadar artış trendini korumuştur.
Son birkaç yılı kapsayan ekonomik belirsizlikler ve Türk Lirasının alım gücünü
düşüren ekonomik problemlere rağmen silahlara olan talep sürekli artmıştır.
Gerek e-mail
gerek sosyal medya hesaplarımızdan gelen nasıl silahlanabiliriz sorularından
başımızı kaldıramayınca 14 Ocak 2022 tarihinde bir bülten yayınlayarak
vatandaşlarımıza nasıl yasal yollarla silahlanabileceklerini anlattık. O
tarihten bu yana gelen “nasıl silahlanabiliriz?” sorularına bu bültenimizi
paylaşıyoruz. Bültenimizde, ilk defa silahlanacak olanlara hangi prosedürler
neticesinde ruhsat alabileceklerini, hangi tip silahların hangi avantaj ve
dezavantajları olduğunu ve genel anlamda silah kültürünü ve silahların emniyetine
dair faydalı olduğunu düşündüğümüz bilgiler sunduk. (BSSAH
Bülten 2022-1.pdf - Google Drive) Türk milletinin artan silah talebini, bir
öze dönüş olarak gördüğümüzü ifade edebiliriz. Bize göre Türk milletinin, her
iki kişiden birisinin silah sahibi olduğu Almanya kadar silahlanma hakkı
bulunmaktadır. Bu Yalnızca %12 ila %16’sı silah sahibi olan Türk milletinin
silahlanma talebi gayet normaldir. Yine bir İsveçlinin, bir Finlandiyalının
silahlanabildiği kadar silahlanmak, Türk milleti için doğal bir beklentidir. Türk
milletinin artan silah talebi, ruhsatlı olarak karşılandığı sürece endişe
yaratmamalıdır. Bu çerçevede, yasal silah talebini engellemek üzere ortaya
konulan fahiş vergi, harç ve fonların yanı sıra bürokratik engellerin de
ivedilikle kaldırılması beklenmektedir.
(Bkz: https://www.bssah.com/p/talepler.html)
Güvenlik ihtiyacı, ilgi, merak,
hobi ve sportif gerekçelerle yasal silahlanmada görülen artışı bir seçim
dönemine işaret ederek acaba bir şeyler mi oluyor? Şüpheciliğine indirgemek, haksızlık
olacaktır. Yazarın, ruhsatlı silahları anlayamadığını düşünüyoruz. Zira yazar,
seçim güvenliğine dair endişelerle birlikte ruhsatlı silahlananların istatistiklerini
kullanıyor. Evinde ruhsatlı silahı olan bir kişinin “Biz ne alaka…” diyeceği
türden bir haber yazıyor ve bunu da bir emekli general referansıyla yapıyor. Haberci,
ruhsatlı silahların ne olduğuna dair zerrece bir fikre sahip değil demiştik. Yazar
zannediyor ki bin bir emek ve para harcayan ruhsatlı silah sahipleri, seçim
döneminde bir anda güvenlik riski olacak. Yazarın suç istatistiklerine dair hiçbir
bilgisi de bulunmuyor. İma ettiği şey, ruhsatlı silahlarla suç işlendiği. Oysa
gerçekler çok farklı. Aşağıda ülkemizden bir istatistiği görüyorsunuz; buna
göre, işlenen suçların % 94’ü ruhsatsız silahlarla, kesici ve delici aletlerle
işleniyor. Ruhsatlı silahlarla işlenen %6’lık suçun ise büyük bir bölümü
avcılığa dahil suçlar ve usulsüz taşıma konularında çiğnenen kurallardan
ibaret.
Yazar, ruhsatlı silahlanmayı “kontrolsüz silahlanma” olarak daha ilk paragraftan haberleştirdiğinde, konuyu bilen okuyuculara bir gülme gelmiştir muhtemelen. “Ruhsatlı silahlanma nedir?” sorusunu daha önce defalarca yanıtlamıştık bir kez daha üzerinden geçelim; ödenmeyen bir mali borcu olmayan, sabıkası bulunmayan, fiziken ve ruhen sağlıklı bireylerin ruhsat alabildiği bir ülkede kayıtlı ve kanuni bir silahlanma sürecini “kontrolsüz” olarak değerlendirmek, absürt bir komedi olabilir. Bunca meşakkate ve maliyete katlanan bir kişiyi suçlu gibi görmek, geleneksel bir ideolojik sığlıktan başka bir şey değildir. Kendisini ve ailesini korumak üzere silahlanan veya sportif gerekçelerle silahlanan bir ferdin suç işleme gayesi olacağını düşünmek ise siyasi bir körlüğün sonucu olabilir.
Tuğgeneralin “iktidar,
silahlanmayı önlemelidir” ve “Pompalı tüfek gibi av araçlarının internetten
satılmaması gerekiyor. Hatta bütünüyle yasaklanmalı. Pompalı tüfeklerin
otomatiklerden pek farkı yok. Seçim sürecinde uyanık ve tedbirli olmamız
gerekir.” sözleri ayrı bir değerlendirmeyi hak etse de bu yazıda kısaca değerlendireceğiz.
Generalin modern milli güvenlik teorilerinden ve güncel öğretilerden kesinlikle
haberi olmadığını anlayabiliyoruz. Yukarıdaki ifadeleri nedeniyle pratikte ve
teoride hafif silahlar konusunda da pek fazla bilgi sahibi olmadığını rahatlıkla
söyleyebiliriz. Yivsiz bir pompalı tüfeği, otomatik bir tüfekle benzeştiren emekli
Generalin, ülkemize olan hizmetlerine samimiyetle teşekkür ederiz ancak güncel
literatürü izlemediği ve hafif silahlar konusuna yeterince hakim olmadığı belli
olduğu için bu konularda referans olabilecek bir görüşü olduğunu düşünmüyoruz. Güncel
askeri literatüre ve yapılan araştırmalara göre bir milletin sivil fertlerinin silahlanması
ve silaha dair kültürünü geliştirmesi, önemli bir milli güvenlik kazanımıdır.
Askeri bilimler literatürü incelendiğinde silahlı fertlerin, toplumsal
dayanıklılığın önemli bir parçası olduğu anlaşılacaktır. BSSAH, yaptığı
çalışmalarda bireysel silahlanmanın, milli güvenlik mimarisi içinde
değerlendirilmesi gerektiğini sıklıkla ifade etmektedir.
Emekli General, “Türkiye’ye
sığınmacılarla beraber kimlerin girdiğini bilmiyoruz. Bunların içerisinde
mutlaka dış istihbarat örgütlerinin elamanları da terör örgütlerinin elemanları
da vardır. Silahlanma da bu kadar kolay olduğuna göre onların eylemlerini
kolaylaştırabilir.” Diyor.
Buradaki
endişeyi mantıklı bulmuyoruz. Biraz karikatürize edelim; Türkiye’nin sınır
komşularından Atlantis ülkesinin dış istihbarat servisi, onlarca yıldır,
Türkiye’ye karşı hasmane bir tutum sergilemektedir. Sınırdan elemanlarını
sızdıran servis, ülke içinde uyuyan hücreler meydana getirir. Elemanlarına önce
vatandaşlık aldıran servis, bir süre sonra bu elemanlarına ruhsatlı silah
almaları talimatını geçer çünkü eylemlerde izi sürülebilir, yasal silahları olmasında
ısrar eden çok centilmen bir servistir. Eğer gizli bir terör eylemi
yapılacaksa, servis elemanları her zaman ev sahibi ülkenin kanunlarına saygı
duyarak ruhsatlı silah edinir ve eylemlerini de bu silahlarla yapar. 😊
Fıkra bu
kadar.
Bir dış
istihbarat servisi, ülkemize eleman sızdırıyorsa, rahatlıkla faaliyetlerine
uygun hafif silah, iletişim aygıtı ve çok daha fazlasını da sızdırabilir. Bunun
haricinde, ülkemizin yasadışı silah pazarında, fiyatını ödemeye hazır olanlar
için gerek Irak gerek Suriye ve Lübnan çatışma bölgelerinde kullanılmış olan
tüm silahların bulunabildiğini söylersek yanılmış olmayız. Sınırdan insan
kaçakçılığı yapan organizasyonların 5-10 kilogramlık hafif silahları kaçırabildiğini
de hatırlayalım. Bu çerçevede Generalin, yukarıdaki yasal silahlanma tümden
yasaklansın yaklaşımının da mantıklı olmadığı anlaşılmış olacaktır.
Haberde; “Bireysel silahlanma dünyada olduğu gibi
Türkiye’de de önemli sorunlardan biri. 2021 yılında 3 bin 801 silahlı şiddet
olayı yaşanması da bunun göstergelerinden.” deniliyor.
Yukarıda bireysel silahlanmanın,
ruhsatlı ve kayıtlı silahlanma olduğunu anlatmıştık. İnternetten, telefonla ve
çeşitli yollarla ruhsatsız silahlanmanın yasadışı bir eylem olduğunu ve bunun
kanunlarla da bir suç olarak tarif edildiğini bilmemiz gerekir.
BSSAH inisiyatifi olarak, 2009 yılından itibaren yasadışı silahlanmanın temel sebebinin, milletin yasal yollarla silahlanmasının önüne çıkarılan büyük engeller olduğunu ifade ediyoruz. Bu konuda hazırladığımız infografiklerle yasadışı silah pazarının büyüyeceğini 13 yıl önce anlattık. Bugün sözde ahlaki bir tutummuş gibi silah karşıtlığı yapan ve Türk milletinin silahlanmasını engellemek isteyenlerin aşağıdaki süreci dikkatle okumasını ve düşünmesini tavsiye ederiz:
Bugüne kadar her kadın
cinayetinin ardından gördük ki, kadınlar ruhsatsız ateşli silahlarla katlediliyor.
Yani bir başka ifadeyle, kadınlar, zaten bir suç olan ruhsatsız silahlı katiller
tarafından hayattan koparılıyorlar. Avukat hanım haklı olarak internetten ruhsatsız
silah satışıyla mücadele edilsin diyor. Bu önerisine katılıyoruz ancak ölen
kadınların savunmasız olduğu için öldürüldüğü gerçeğini hatırlatarak, kadınlar
da dahil tüm vatandaşların yasal yollarla silahlanma hakkının kolaylaştırılmasının
ne kadar önemli olduğunu, bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz. Silahsız
ve savunmasız olduğu için kılıçla, bıçakla, ateşli silahla ve hatta dövülerek
öldürülen insanlarımız için çok üzülüyoruz. Türk milleti silahlanmaya devam
ettikçe, masum insanların da kendisini savunabildiği güvenli ve huzurlu bir
Türkiye’ye ulaşabileceğimize eminiz. Avukat Hanım, silahların yaygınlaşması ve
bu sayede masum insanların kendisini koruyabilmesi hususunda parti içinde bir
çalışma yapmak isterse politika önerilerimizden arzu ettiği kadar faydalanabilir.
Bunun haricinde ve son olarak ifade edebiliriz ki kaçak silah ticareti ve
yasadışı silah üretimi, hiçbir zaman anlamlı bir şekilde önlenebilecek suçlar
değildir. Tüm kontrollere, tüm kolluk gücü çabalarına rağmen kayıt dışı
silahlar, her toplumun ortak bir sorunudur. Medeni ve gelişmiş olan ülkeler, vatandaşlarının
yasal silahlara erişebilmesini sağlayarak, yasadışı silahlara olan talebi büyük
ölçüde azaltabilmektedir. Sıradan insanların, kontrollü bir şekilde yasal
silahlara erişmesinde herhangi bir engel yoksa o ülkede yasadışı silahlara
teveccüh azalır. Türkiye bu noktadan oldukça uzaktır. Vergi borcu olana sen ruhsatlı
silah alamazsın, kendini ve aileni koruyamazsın derseniz, o kişiyi yer altı
silah pazarına bir müşteri haline getirirsiniz. Dar gelirli bir kişiye bir
asgari ücret ruhsat harcı öde derseniz, kendi ellerinizle Suriye’den getirilen
kaçak silahlara pazar meydana getirmiş olursunuz. Silah üretmek, oldukça
kolaydır. Ülkemiz, silah talebinin haklı bir şekilde oldukça yüksek olduğu bir
ülke. Bu da haliyle büyüyen bir pazar demek. Eğer bu aşamada siyasetçiler ve
bürokrasi bir adım atmazsa, işte o zaman ruhsatsız silahların ve yarattığı gerçek
güvenlik sorunlarının ne olduğunu anlamaya başlayacağız. Umuyoruz ki Türk
milletinin yasal silahlanma hakları iyileştirilir ve kolaylaştırılır.
Biz uyardık.
-Son-